Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    Hikaye Dostluk İpini Koparmayın

    İbrahimsum
    İbrahimsum
    Admin
    Admin


    Erkek Mesaj Sayısı : 112
    Yaş : 35
    Nerden : Gaziantep
    Lakap : Halo Dayı
    Ruh Hali : Hikaye Dostluk İpini Koparmayın Yurekl10
    Kayıt tarihi : 18/11/08

    Rep Sistemi
    Aktiflik:
    Hikaye Dostluk İpini Koparmayın Left_bar_bleue100/100Hikaye Dostluk İpini Koparmayın Empty_bar_bleue  (100/100)
    Başarı Puanı:
    Hikaye Dostluk İpini Koparmayın Left_bar_bleue100/100Hikaye Dostluk İpini Koparmayın Empty_bar_bleue  (100/100)
    Güçlülük:
    Hikaye Dostluk İpini Koparmayın Left_bar_bleue100/100Hikaye Dostluk İpini Koparmayın Empty_bar_bleue  (100/100)

    Hikaye Dostluk İpini Koparmayın Empty Hikaye Dostluk İpini Koparmayın

    Mesaj tarafından İbrahimsum Paz Kas. 30, 2008 5:01 pm

    Genç adam iyi bir terziymiş. Bir dikiş makinesi ve küçücük bir dükkanı
    varmış. Sabahlara kadar uğraşıp didinir ama pek az para kazanırmış. Çok
    soğuk bir kış gecesi dükkanı kapatırken elektrik sobasını açık unutmuş ve
    çıkan yangın onun felaketi olmuş.
    Artık ne bir işi varmış ne de parası.
    Günler boyu iş aramış ama bulamamış. Yük taşımış, bulaşıkçılık yapmış, yine
    de evinin kirasını ödeyecek kadar para kazanamamış. Sonunda ev sahibinin de
    sabrı taşınca, küçük bir bavula sığan eşyalarıyla sokakta bulmuş kendini.
    Mevsim kış, hava ayaz olsa da genç adamın köşedeki parktan başka gidecek
    yeri yokmuş. Bir sabah iş arayacak derman bulamamış bacaklarında. Açlıktan
    ve soğuktan bitkin bir şekilde bankta otururken, kocaman bir araba yanaşmış
    kaldırıma. Arka kapıyı açmaya çalışan şoförü kızgınlıkla yana itmiş
    arabadan inen yaşlı adam, "Yalnız bırakın beni, parkta dolaşırsam belki
    sinirim geçer" diye söylenmiş. Zengin bir işadamı olduğu her halinden belli
    olan ihtiyar, birkaç adım attıktan sonra bankta titreyen terziyi görmüş.
    Terzi, adamın üzerindeki paltoya bakıyormuş dikkatle. Birden siniri
    geçiveren ihtiyar, "Zavallı adamcağız kimbilir nasıl üşüyordur, ona nasıl
    yardım etsem acaba?" diye düşünmeye başlamış. Oysa terzinin düşlediği
    paltonun sıcaklığı değilmiş. O, çok kalın ve kaliteli bir kumaştan üretilen
    bu paltonun sahibine hiç de yakışmadığını ve onun vücuduna uygun şekilde
    dikilmediğini düşünüyormuş. Yaşlı işadamı terzinin yanına yaklaşıp, "Ne o
    evlat, bu ayazda parkta donmuşsun. İstersen paltomu sana verebilirim"
    deyince, "Hayır, teşekkür ederim. Ben sadece bu paltonun size göre
    olmadığını düşünüyordum. Kumaşı fazla kalın ve sizi olduğunuzdan şişman
    göstermiş"
    diye yanıt vermiş terzi. Yaşlı adam bu cevabı alınca hayli şaşırmış.
    Çünkü o da üzerindeki paltoya onca para ödediği halde kendisine bir türlü
    yakıştıramıyormuş. "Soğuktan titrerken nasıl böyle bir şeye dikkat
    edebiliyorsun?" diye soran yaşlı adam, "Ben terziyim" yanıtını alınca
    "Benimle gel, hayat hikayeni yolda anlatırsın" diyerek arabaya bindirmiş
    bizim terziyi. Bu karşılaşma, terzinin hayatındaki dönüm noktası olmuş.
    Böyle yetenekli bir insanın işsiz ve evsiz kalmasına çok üzülen iyiliksever
    yaşlı adam, terziye bir dükkan açmasına yetecek kadar para vermiş. Bunun
    karşılığında tek istediği kendi giysilerini bu genç adamın dikmesiymiş.
    Terzi yeniden bir işe hem de kendi işine başlamanın heyecanıyla deliler gibi
    çalışmaya başlamış.
    Bu arada yaşlı işadamı da desteğini esirgemiyor, onu kendi çevresinden
    zengin kişilerle tanıştırarak yeni siparişler almasını sağlıyormuş. Küçük
    dükkan önce kocaman bir modaevine dönüşmüş, sonra da pek çok ünlü marka için
    üretim yapmaya başlamış.
    Terzi artık "ünlü işadamı" diye anılır olmuş.
    Bir gün ihtiyar adam onu ziyarete gitmiş. Terzi çok büyük bir iş bağlantısı
    yapmak üzere yurt dışına gidecekmiş ve uçağa yetişmesine az bir zaman
    varmış. Biraz sohbet ettikten sonra yaşlı adam birden fenalaşmış, kalp
    krizi geçiriyormuş. Hemen bir ambulans çağırılarak hastaneye kaldırılmış.
    Yeni işadamımız ise büyük işi kaçırmak istemediği için uçağa yetişmiş.
    Yaşlı adam krizi atlatmış ve uzun süre hastanede yatmış, bir yandan da
    sadece bir kez telefon ederek durumunu soran terziyi bekliyormuş.
    Fakat terzi daha çok para kazanmak için oradan oraya koştururken bir türlü
    yaşlı adamı ziyarete gidememiş. Aradan o kadar uzun bir süre geçmiş ki bu
    sefer de utancından yaşlı adamın kapısını çalamaz olmuş.
    Bir süre sonra terzinin işleri yolunda gitmemeye başlamış. Fabrikalarını
    kapatmak zorunda kalmış ve elinde kala kala yine küçücük bir dükkan kalmış.
    Utana sıkıla yaşlı adama koşmuş hemen nerede hata yaptığını sormak için.
    Son derece kırgın olan ihtiyar yine de onu kabul etmiş ama anlatacağı öyküyü
    dinledikten sonra hemen çıkıp gitmesini istemiş.
    Ve başlamış anlatmaya:
    "Bir zamanlar fakir bir oduncu varmış. Ormandaki bir kulübede yaşar ve odun
    keserek hayatını kazanırmış. Bir gün kulübesinde yangın çıkmış ve bu yangın
    bütün ormanı kül etmiş. O çevrede kimse ona güvenip iş vermeyince, çıkınını
    alan oduncu, eşeğine binip yola koyulmuş.
    Ağacların arasında yürürken birinin kendisine seslendiğini duymuş.
    Başını kaldırınca konuşanın bir bülbül olduğunu görmüş. Bülbül ona "Senin
    haline çok üzüldüm, şimdi öyle bir büyü yapacağım ki eşeğin çok güzel şarkı
    söylemeye başlayacak, sen de onunla gösteriler yapıp çok para kazanacaksın"
    demiş. Gerçekten de eşek birbirinden güzel şarkılar söylemeye başlamış.
    Oduncu o şehir senin bu kasaba benim dolaşıp eşeğine şarkı söyletiyor ve
    herkes onları izlemek için birbiriyle yarışıyormuş. Oduncu ve şarkı
    söyleyen eşeği bütün ülkede ünlenmişler. Bir gün yine bir gösteriye
    yetişmek için koştururlarken, bülbülün yardım isteyen sesini duymuş oduncu.
    Bir kedi bülbülü yakalamış ve yemek üzereymiş. Şöyle bir duraklamış ama
    gösteriye gitmemeyi, onca parayı kaçırmayı gözü yememiş, arkasına bakmadan
    kaçmış oradan. Gösteri başladığında ise eşeği her zamanki gibi güzel
    şarkılar söylemek yerine sadece bir eşeğin çıkarabileceği sesleri çıkarmış.
    Oduncu kendisini şarlatanlıkla suçlayan izleyicilerin elinden canını zor
    kurtarmış. İşte o zaman bülbül ölünce büyünün bozulduğunu anlamış. Ben de
    senin bülbülündüm ve sen beni öldürdün, büyü de o yüzden bozuldu. Keşke
    güzel giysiler dikerken dostluk ipliğini koparmasaydın..."

    Öyküyü dinleyince hemen çıkıp gitmiş terzi, çünkü söyleyecek bir sözü
    yokmuş...

      Similar topics

      -

      Forum Saati Paz Kas. 24, 2024 4:32 am